EYLÜL DAHİ BİTTİ

        Nereden başlanır yazmaya bilemiyorum bazen. Bir şiir dizesinden mi yoksa bi türküden mi dem vursam emin olamıyorum. İçimden geçeni yazsam eksik kalıyor cümlelerim. Acılara mı haykırsam yoksa mutluluklarıma mı tutunsam bilemiyorum. Güneşi doğursam ayın hatrı kalıyor, yıldızları parlatsam çiçekler soluyor. Her şeyden birer parça iliştirsem diyorum. Bak ne güzel dönüyor dünya! O kadar efil efil ki rüzgar bak saçlarım karıştı işte! Deniz tuzlu, çayım demli, şarkılar radyoda, salıncak gökte, yağmur toprakta ve ben... Ben nerdeyim, nereye aitim ya da her şey gibi bir yere ait olmanın mecburiyetinde miyim? Burası karışık işte, burayı bir türlü bilemiyorum. O yüzden burayı geçiyorum. Eylüle geliyorum. O meşhur hüzün ayı...

        Eylül başlarken yapılan bütün güzellemelerin sonundayız şimdi. Eylül bitti işte, diyor ya hani ekim de biter bu gidişle. Her şeyin bir acelesi var artık. Yetişilmiyor hiçbirine. Yıllar ay, aylar hafta, haftalar gün gibi. Sevinçler, mutluluklar hep kısa. Bir tek acı kazığını çakmış gitmiyor. Ama yok be o da alıştırıyor kendine. İnsanız çok şükür nelere alışmadık sonuçta... Ölüme bile dağ gibi durdu yüreğimiz ama çakıl taşları da dağ değil miydi evvelinde? Ufalandıkça ufalandı acılarımız ama sertliğinden bir şey kaybetmedi. Keşke insanlar da koruyabilseydi özünü. Topraktan geldik ya toprak kalsaydık da bunca çamur sıçramasaydı üzerimize. Ama insanız çok şükür halı altına neleri süpürmedik ki? 

        Nereden başlayacağımı bilemedim ama nerede bitireceğim belli galiba. İnsanlığımızı unuttuğumuz o noktayla bitirmeliyim cümlelerimi. Çok kırgınım her şeye. Onca kötüye, onca kıymet bilmezliğe, anlaşılamadığımız her şeye kırgınım. Böyle mi yaşamalıydık gerçekten? Yedik, içtik, doyduk. Belki biraz sevdik, inanmam ya hadi diyelim biraz da sevildik... Neden pişman öldük o zaman? Neyden eksildik de bu kadar yarım gömüldük toprağa? Bir şeyleri yapamadık. Beceremedik. Fakat ne olduğunu da hiç anlayamadık. Belki siz yapabilmişsinizdir bilemem, yapamadık diyorum ben. Elbet bulunur çünkü bu dünyadan kırgın ayrılacak birileri. Sertap da diyor ya bir çaresi bulunurmuş elbet yeniden yaşamanın. Beni hep güldüğüm yerden kırdılar, nasıl çiçek açabilirim ki ben? 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Su Akar Yolunu Bulur

SEVDA

ZİNCİR