DOLUNAYLA GELEN

      

        Gecenin kuytusunda inci gibi parıldayan bir dolunay var bu akşam. Yazın hafif tadı efil efil penceremden odama yayılıyor. Günün en hafif saatindeyim. Zihnimi de biraz hafifletebilirsem sabahın güneşini selamlayacak gücü kendimde bulacağım. Uyumadan önce iyi geceler demek istedim gökyüzüne. Soyutlanmadan somutlaşsın istedim sohbetimiz. 

         Dolunayla gelen güzelliklere inanırdım ben. Farkında olmadan ruhumda bıraktığı hisse inanırdım. Bilirdim ki bir yerlerde benim için doğup karanlığı aydınlatıyordu. Bak karanlık bile aydınlanır, güneş gitse de ışığını senden esirgemez gökyüzü der gibi beni selamlıyordu. Hissettiği her şeye cümle kuramazmış insan ama ben cümlelerle yaşayabiliyorum. Ve bağ kurduğum her şeyin de bana bir cümlesi olduğuna inanıyorum. İşte bu sebeple sana da kocaman sarılıyorum gökyüzü. Koca bir gök sığar mı kollarıma? İşte sığdırıyorum! E hani cümle nerde diyecekseniz eğer, sarılmak sonsuz bir romandır okuyabilene. Şimdi tüm ışığınla, varoluşunla sahipleniyorum seni. 

         Neye inanırsak onu yaşarmışız. İnandığımız şeye dönüşeceksek eğer ben dolunaya inanmak istiyorum. Onun kadar parlak, onun kadar ışıl ışıl olmayı diliyorum. Karanlıklara güneş olmaktan ziyade güneşin terk ettiği gökyüzünü ben sarıp sarmalamak istiyorum. Şimdi düşün dur güneş kim, gök nerede, sen nerdesin? Hepsinden biraz ruhumuz, biraz kalbimiz, biraz da zihnimiz payını alır bu hayatta. Bu üçgenin içinde kalışımızdandır köşeye sıkışmalarımız. Sıkıştığınız yerde daha hızlı çarpın sınırlarınıza. Çarpın ki kırılsın duvarlarınız. Zaten siz istemeseniz de çarparsınız o duvarlara. Önemli olan kırılan yerden ışığın sızmasına izin vermek. Kırıldığınız yerden tamir etmeyin hayatı. Kırıldığınız yerden doğurun dolunayı🌝☄️ve evet şimdi iyi geceler 💫

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Su Akar Yolunu Bulur

SEVDA

ZİNCİR